Fahiş Nafaka Kararının İptal Edilmesi
Fahiş Nafaka Kararının İptal Edilmesi
Uygulamada mahkemeler tarafından fahiş nafaka miktarı belirlenebilir. Bireyler ise kendileri aleyhinde ölçüsüz ve hakkaniyetsiz belirlenen fahiş nafaka kararı üzerine itiraz edebilir.
Nafaka, Türk Medeni Kanununda ifade edilen ve eşlerden birisinin diğer tarafa ödemesi gerekli paradır. Boşanma davasında mahkemece bakım ve ihtiyacı bulunan tarafa ödenmesi için nafakaya hükmedilmektedir. Dava, görülürken tarafların isteyebileceği üç tür nafaka bulunmaktadır. Bunlar tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasıdır. Nafaka türleri, boşanmada nafaka isimli makalemizde ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Nafaka türleri arasında bulunan yoksulluk nafakası, genel olarak süresiz şekilde verilmektedir. Mahkemeler bu nedenle nafakanın miktarına karar verirken, eşlerin mali durumlarını da dikkate almalıdır. Dolayısıyla mahkemenin makul ve ölçülü bir değerlendirme yaparak nafaka miktarını belirlemesi gerekmektedir. Yoksa, nafaka yükümlüsünün kendi yaşamında zorluklar çekebileceği de unutulmamalıdır. Bu nedenle fahiş nafaka kararı nafaka borçlusu için hakkaniyetli bir durum yaratmayacaktır.
Nafaka Nedir?
Boşanma davasının açılması üzerine üç tür nafaka belirlenebilir. Bunlardan birisi tedbir nafakası olup, maddi güçsüzlük içine girecek ve geçimini sağlayamayacak eş lehinde ya da geçici velayet altındaki çocuk lehinde tedbir nafakasına hükmedilir. Mahkeme dava sırasında tedbir nafakasına karar verirken, boşanma davasını hangi tarafın açtığına, boşanmada kusurunun bulunup bulunmadığına bakmamaktadır. Boşanma davasını açan tarafın erkek ya da kadın olması da önemlidir değildir. Sadece eşin, maddi durumuna bakılarak nafakaya hükmedilmektedir. Dolayısıyla, boşanmaya konu olaylarda kusuru daha ağır olsa dahi, kusurlu eşe boşanma davasının devamı boyunca tedbir nafakası verilebilecektir.
Boşanma davası devam ederken ve boşanma kararı kesinleştiğinde çocukların velayeti düzenlenmektedir. Evlilik birliği devam ederken ebeveynin yükümlü olduğu ve çocuk üzerindeki bakım ve yetiştirilmesine özen borcu, boşanma sırasında ve sonrasında da devam etmektedir. Bu yükümlülüğün bir yansıması olarak iştirak nafakasına hükmedilir. İştirak nafakasını, velayet kendisine bırakılmayan taraf verir. Bu nafakaya hükmedilirken eşlerin kusurlu olup olmaması önemli değildir.
Boşanma nedeniyle yoksulluk yaşayacak tarafın geçimini sağlamak amacıyla talep edebileceği nafaka, yoksulluk nafakasıdır. Bu nafaka türü süresiz olarak istenebilmekte ve kusuru daha ağır olmayan tarafa verilmektedir. Dolayısıyla boşanmaya konu olaylarda daha kusurlu taraf, boşanma nedeniyle yoksullaşsa dahi yoksulluk nafakası isteyememektedir. Yoksulluk nafakası isteyen tarafın diğer taraf karşısında kusursuz olması ya da daha az kusurunun bulunması gerekmektedir. Bu nedenle, kusuru daha ağır olan taraf yoksulluk nafakası isteyemeyecektir.
Yoksulluk nafakası süresiz olarak istenebilir. Ancak, nafaka verilen evlenirse ya da ölürse kendiliğinden sona ermektedir. Nafaka alanın yoksulluğu ortadan kalkınca, başkasıyla resmi nikah kıymadan evli gibi birlikte yaşadığında ya da haysiyetsiz bir yaşam sürmesi halinde mahkeme tarafından kaldırılabilecektir.
Nafaka Miktarı Nasıl Tespit Edilir?
Mahkeme yeterli ve gerekli bilgileri toplayarak, nafaka miktarını tayin edecektir. Nafaka miktarını belirlerken mahkeme özellikle iki hususa dikkat etmelidir. Bunlardan birisi nafaka alacak tarafın yoksulluğa düşmesine engel olacak bir miktar belirlemesidir. Diğeri ise nafaka yükümlüsünün hayatını sürdürebileceği ölçüde bir nafaka miktarı belirlemesidir. Dolayısıyla nafaka borçlusunun gelirinden fazla bir nafaka belirlenmemelidir. Böylece mahkeme hakkaniyetli bir karar vermiş olacaktır. Çünkü, nafaka borçlusunun hayatını devam ettirmesine engel fahiş nafaka kararı verilmesi halinde adaletli bir çözüm bulunmuş olmayacaktır.
Yoksulluk nafakası süresiz olarak verilecektir. Bu nedenle, TMK md. 182’ye göre tarafların mali güçleri dikkate alınarak uygun bir miktar belirlenmelidir. Mahkeme nafaka miktarını belirlerken birkaç hususa bakarak hakkaniyetli bir değerlendirme yapabilir. Bunlar;
- Ülke ekonomisinin durumu,
- Eşlerin sosyal ve mali durumları,
- Eşlerin yaşam tarzı
Yoksulluk nafakası süresiz olarak istenebilir. Ancak, nafaka verilen evlenirse ya da ölürse kendiliğinden sona ermektedir. Nafaka alanın yoksulluğu ortadan kalkınca, başkasıyla resmi nikah kıymadan evli gibi birlikte yaşadığında ya da haysiyetsiz bir yaşam sürmesi halinde mahkeme tarafından kaldırılabilecektir.
İştirak nafakasının miktarına karar verirken, ebeveynin yaşam şartları ile ödeme güçlerine bakılmaktadır. Bunun yanında çocuğun gelirleri de nafakanın belirlenmesinde dikkate alınmaktadır.
İştirak nafakası, tarafların reşit olmayan çocuğuna, onun ihtiyaçları dikkate alınarak verilir. Nafaka, çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden sona erecektir. Buna göre çocuğun evlenmesi ya da mahkemece ergin kılınması ile de kendiliğinden sona erecektir. Dolayısıyla, çocuk reşit olduktan sonraki iştirak nafakasının kaldırılma talebi halinde, mahkeme tarafından “bu konuda karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmelidir.
Boşanma kararının kesinleşmesine kadar tedbir nafakası verilmekte, kararın kesinleşmesi üzerine bu nafaka türü isim değiştirmektedir. Örneğin, reşit olmayan çocuk lehinde dava sırasında verilen tedbir nafakası, boşanma kararı kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devam edecektir.
Anayasa Mahkemesinin Nafaka Miktarı Hakkındaki Yorumu
Anayasa mahkemesi (İbrahim Acar, Başv. No: 2016/3140, 7/11/2019), nafaka miktarı belirlenirken bazı hususlara bakılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bunlar;
- Nafakanın verilmesi ve miktarına karar verilirken yalnızca nafaka isteyenin ekonomik ihtiyaçlarına göre hareket edilmemelidir. Bunun yanı sıra hakkaniyetli bir şekilde, tarafların her ikisinin de mali durumlarına bakılmalıdır.
- Nafakanın miktarı, Anayasa md. 17’ye aykırı şekilde belirlenmemelidir. Düzenlemede bireylerin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkından söz edilmektedir. Bu nedenle bu hakka aykırılık teşkil edecek şekilde ölçüsüz, hakkaniyetle bağdaşmayan ve fahiş nafaka miktarının belirlenmemesi gerekmektedir.
- Yerel mahkemelerce verilen nafaka kararları, dava sonucunu etkileyebilecek mahiyette olan iddia ve itirazları yanıtlayacak şekilde gerekçeye dayandırılmalıdır.
- Nafaka uyuşmazlıklarında, tarafların birisinin gelirini aşacak şekilde fahiş nafaka kararı verilmemelidir.
- Belirlenen nafakanın miktarı, nafaka borçlusunun mali geleceğine yönelik önemli etkiler yaratmamalıdır. Bu nedenle hükmedilen miktarın fahiş olmaması gerekmektedir. Aksi halde, bireyin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkı olumsuz etkilenecektir.
Nafaka Kararına İtiraz Edilebilir mi?
İştirak ve yoksulluk nafakasına, boşanma kararıyla birlikte karar verilir. Bu nedenle gerekçeli karar taraflara tebliğ edilince, bu nafakalara itiraz için istinaf yoluna gidilebilecektir. Tedbir nafakasının ara kararla verilmesi nedeniyle bu karara karşı istinaf ya da temyiz yoluna gidilemeyecektir. Bu yöndeki bir itiraz, boşanma davasının görüldüğü sırada mahkemeye itiraz dilekçesiyle sunulur.
Mahkeme tarafından fahiş nafaka miktarı belirlendiğinde ve bu miktarın nafaka yükümlüsünün yaşamını sürdürmesine engel olması durumunda hakkaniyetsiz bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin de belirttiği hususlar dikkate alındığında kişilerin gidebileceği hukuki yollar bulunmaktadır. Bunlar;
- Nafakanın kaldırılması davası açılabilir. Böylece usule aykırı olarak verilen nafaka kararı mahkemece kaldırılacaktır.
- Diğer taraftan nafakanın azaltılması davası açılabilir ve fahiş olan nafaka miktarı, daha hakkaniyetli bir düzeye indirilebilir.
- Hukuki yollar tüketildiğinde Anayasa Mahkemesine gidilerek bireysel başvuruda bulunulabilecektir.
Nafaka Uyuşmazlıkları Hakkında Avukat Yardımı Gerekli mi?
Eşler boşanma davası açtıklarında tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına ihtiyaç duyabilirler. Tedbir ve iştirak nafakasına, tarafların talebi olmasa da hâkim tarafından kendiliğinden hükmedilebilir. Fakat taraflar açtıkları davalarda bu nafakaları da istediklerini belirtmelidirler. Yoksulluk nafakasının ise ancak tarafların istemesi halinde verilmesi mümkündür. Dolayısıyla taraflar istemedikçe, hâkim kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemeyecektir.
Mahkemeler, kişilerin Anayasadan doğan haklarını ihlal edecek ölçüde ve fahiş nafaka miktarı belirlememelidir. Nafaka alanın, nafaka miktarının az olduğu yönünde bir itirazda bulunabileceği kadar, nafaka verenin de ekonomik gücüne nispetle çok fazla nafaka yüklendiği yönünde bir itirazı olabilir. Çünkü mahkemelerin yalnızca tek tarafın ekonomik durumunu dikkate alması halinde, diğer taraf açısından hakkaniyetsiz bir sonuca ulaşılacaktır. Ayrıca, fahiş nafaka borçlusunun Anayasal hakları ihlal edilmiş olacaktır. Aynı zamanda, yalnızca kolluk araştırması dikkate alınarak verilecek karar da hakkaniyetsiz olacaktır.
Nafaka konusunda yapılan itirazın gerekçeye dayandırılması önemlidir. Kendisi ya da ortak çocuk için nafaka verilmesi talep edildiğinde, mahkemeye verilecek dilekçenin avukat tarafından hazırlanması önemlidir. Bu nedenle, hak kayıplarının yaşanmaması adına bireylerin avukat yardımından istifade etmesi kendi yararına olacaktır.