VESAYET DAVASI ŞARTLARI VE VASİLİK
VESAYET NEDİR?
Velayet hakkı bulunmayan küçüğün ya da kendine vasi tayin edilmesini isteyen veya gerekli olan kişinin haklarının maddi ve manevi yönden korunması için gerçekleştirilen davaya, vesayet davası adı verilmektedir. 18 yaşından küçük olan ya da hakim tarafından kısıtlı olduğu düşünülen ergin çocukların eğitimlerinin devam ettirilmesi, bakımlarının yapılması gibi konularda anne ve babaya çeşitli haklar tanınır ve buna velayet adı verilir. Vesayet ise; velayet altında bulunmayan küçükler ve aynı zamanda çeşitli kısıtlılıklara sahip olan kişilerin, belirli koşulların ortaya çıkmasıyla birlikte, çeşitli meselelerde, maddi ve manevi haklarının korunması ile gözetilmesini sağlayan kurumdur. Peki, vasi tayini ne demektir?
VASİ NEDİR?
Vasi kanunda öngörülen vesayet organlarından biridir. Türk Medeni Kanunu’na göre vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır.
Vasi, en basit tabiri ile velayet altında bulunmayan küçüklerin, sulh hukuk mahkemesi tarafından alınan karar ile kısıtlanmış kişilerin, 1 yıl ve daha uzun süre hapis cezası almış kişilerin mal varlığını ve kişilik haklarını korumak ve yönetmek amacı ile atanan kişidir. Vesayet ilişkisi kanunda gözetilen bazı hallerde mahkeme tarafından re’sen gözetilirken bazı hallerde başvuru ile mahkeme atamaktadır.
VASİ TAYİNİ NEDİR?
Maddi ve manevi haklarının korunması ile temsilinin sağlanması için vesayet altına alınan herkese, bir vasi tayin edilmesi gerekir. Temsil için görevli olan bir kişidir. Vasi tayin edilen kişi, kim için vasi tayin edildi ise, o kişinin maddi ve manevi tüm menfaatlerini korumak ve gözetlemekle yükümlüdür. Burada en önemli konu ise, hukuki süreçlerde kişiye rehber olabilmektir. Peki, vasi tayin edilecek olan kişide bulunması gereken özellikler nelerdir?
- Reşit olmak en önemli özelliktir. Reşit olmama durumu varsa, mahkeme kararı da alınabilir.
- Vesayet makamı tarafından belirlenen tüm sorumlulukları yerine getiren, bu sorumlulukların dışında hareket etmemesi gereken bir kişi olmalıdır.
- Vesayet ile ilgili herhangi bir aksaklığın ya da olumsuzluğun bulunmaması gerekir.
- Vesayetliği gerek görülen kişiye, bir ya da birden fazla vasi tayini yapılabildiği de bilinmektedir.
Yukarıdaki şartlar göz önünde bulundurulduğunda, vasi olacak kişinin seçimi yapılabilir. Bu şartlar, gereklilikten öte bir zorunluluktur. Vesayet davası işlemleri ancak bu meseleler tamamlandıktan sonra gerçekleştirilebilir. Aile Hukuku kategorimizi de inceleyebilirsiniz.
VESAYET DAVASI NEDİR?
Sulh Hukuk Mahkemeleri, vesayet davalarının görüldüğü mahkemedir. Velayet hakkı bulunmayan küçüğün ya da kendine vasi tayin edilmesini isteyen veya gerekli olan kişinin haklarının maddi ve manevi yönden korunması için gerçekleştirilen davaya, vesayet davası adı verilmektedir. Dava ile ilgili olarak bilinmesi gerekenler ise aşağıdaki gibi olmalıdır:
- Mahkeme de gerekli durumlarda vesayet davası açma hakkına sahiptir ve bu hakkını her zaman saklı tutar.
- Noter, vali, kaymakam ve nüfus müdürleri, vesayet davasında taraf olabilecek kişiler arasında yer alabilir.
- Sulh Hukuk Mahkemesi’nde davalar görülür ve davalarda alınan kararlar ise Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından denetlenir.
- Neden vasi tayin edilmesi gerekiyorsa, bununla ilgili durumların yer aldığı bir dava dilekçesinin, vesayet davasının görüleceği yer olan Sulh Hukuk Mahkemesi’ne sunulması gerekir.
- Vasi tayin edilecek kişinin sağlık durumunun yerinde olması ve sağlık durumu ile ilgili bir raporun da, ilgili dilekçe ile Sulh Hukuk Mahkemesi’ne devredilmesi zorunludur.
- Tayin edilen vasinin görev süresi, tayin edildiği tarihten itibaren 2 yıl ile sınırlanmıştır. Süre belirli şartların sağlanması durumunda 4 yıla kadar çıkarılabilmektedir.
Çeşitli kişisel değerlendirmeler göz önünde bulundurularak, vesayetin yakın akrabalara verilmesinde herhangi bir olumsuz durum bulunmamaktadır. Kısıtlı olan kişi ile beraber onun velileri de bir fikir belirtmesi durumunda, birlikte alınan bir karar ile belirlenen kişi vasi olarak seçilebilir. Velayet hakkı bulunmayan küçüğün ya da kendine vasi tayin edilmesini isteyen veya gerekli olan kişinin haklarının maddi ve manevi yönden korunması için gerçekleştirilen davaya, vesayet davası adı verilmektedir. Peki, vesayet davası süreci nasıl işler ve sonuçlanır?
AKIL HASTALIĞI VEYA AKIL ZAYIFLIĞI SEBEBİYLE VASİLİK
Kişi eğer yakalandığı akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kendi işlerini göremez hale gelirse veya kişinin korunması bakımı için devamlı olarak birinin yardımına muhtaç ise veya kişi başkalarının güvenliğini tehlikeye sokuyorsa o halde vesayet altına alınır. Yine küçüklük sebebiyle vesayet altına alınmada olduğu gibi akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle vesayet altına alınma halinde görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. Velayet hakkı bulunmayan küçüğün ya da kendine vasi tayin edilmesini isteyen veya gerekli olan kişinin haklarının maddi ve manevi yönden korunması için gerçekleştirilen davaya, vesayet davası adı verilmektedir.
SAVURGANLIK, KÖTÜ YAŞAMA TARZI, KÖTÜ YÖNETİM, ALKOL VEYA UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI SEBEBİYLE VASİLİK
Bu sayılan sebeplerden ötürü kişinin vesayet altına alınabilmesi için kendisini veya ailesini yoksulluğa düşürme tehlikesinin bulunması gerekir. Bununla beraber devamlı korunmaya muhtaç ve bakıma muhtaç durumda olması veya başkalarının güvenliğini tehdit etmesi gerekmektedir.
ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAYICI CEZA NEDENİYLE VASİLİK
Özgürlüğü bağlayıcı cezada kişinin vesayet altına alınabilmesi için cezanın bir yıl veya daha uzun süreli bir hapis cezası olması gerekmektedir. Burada bildirim yükümlülüğü cezayı veren makama aittir. Şöyle ki TMK m. 407’ye göre; “Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.” Burada aslında mahkemece takdir edilen cezanın infazı sırasında hükümlünün malvarlığı değerlerinin korunması amaçlanmıştır.
Bir yıl veya daha uzun süreli hapis cezası alan kişilere vasi tayin edildiğinde vasi kişinin malvarlığı değerleri ile beraber diğer haklarını da korumakla yükümlüdür. Bu hususta vasiye de ceza davasının devamındaki tebliğler yapılmaktadır. İlgili Yargıtay ilamında ifade edildiği üzere;
“Mahkemece, davacı x’in karar ilamı tarihi itibariyle hükümlü veya tutuklu olup olmadığı belirlenmelidir. Hükümlü ise hükümlülük süresi, şartla veya bihakkın tahliye tarihleri belirlenip, Türk Medeni Kanunun 407. ve devamı maddeleri gereği bir yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergine vasi tayini gerekmektedir. Hükümlülük süresi bir yıl veya daha fazla ise, anılan davalıya vasi tayin edilip edilmediği, edilmişse gerekçeli kararın vasisine yöntemince tebliğ edilmesi; vasi tayin edilmemiş ise, usulünce vasi tayininin sağlanarak aleyhe gıyabi hükmün vasiye tebliğinin sağlanması ve vesayet ilamının dosyaya eklenmesi gerekmektedir.” (10. Hukuk Dairesi 2021/7301 E., 2021/15171 K.)
İSTEK ÜZERİNE VASİLİK
İstek üzerine kısıtlanmayı gerektirecek sebepler şunlardır:
- Yaşlılık
- Engellilik
- Deneyimsizlik
- Ağır hastalık
Kişinin yukarıda sayılı sebeplerle vesayet altına alınabilmesi için bu sebeblerden ötürü işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat etmesi gerekmektedir. Velayet hakkı bulunmayan küçüğün ya da kendine vasi tayin edilmesini isteyen veya gerekli olan kişinin haklarının maddi ve manevi yönden korunması için gerçekleştirilen davaya, vesayet davası adı verilmektedir.
VASİLİK NASIL ALINIR?
Vasilik, velayet altında bulunmayan küçüklerin veya belirli ergin kişilerin, şahsi ve maddi menfaatlerinin koruma altına alınması amacıyla hukuk düzeninin öngördüğü bir özel hukuk kurumudur. Vesayet kurumu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda hüküm altına alınmıştır. Vesayet altındaki kişilere vasi atanır. Kişi, yasal bir mecburiyet gereği vesayet altına alınabileceği kişi belirli durumlarda bizzat kendisi tarafından vesayet altına alınması mahkemeden istenebilir.
Vasilik, vesayet altındaki kısıtlının veya küçüğün şahsı ve malvarlığı ile alakalı menfaatlerinin tamamının korunması amacıyla düzenlenmiştir. Vasi, vesayeti altında bulunan kişiyi hukuki işlemlerde temsil etmekle yükümlü kılınmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda vesayeti gerektiren durumlar ve koşulları düzenlenmiştir. Vasilik, vesayet davasına bakmakla görevli olan Sulh Hukuk Mahkemesinden alınır. Yetkili mahkeme ise küçüğün veya kısıtlının yerleşim yeri mahkemesidir.
VESAYET DAVASI NASIL SONUÇLANIR?
Vesayeti gereken kişiler belirlendikten sonra, kişilerin haklarının korunması ve teminin sağlanması için onlara rehberlik edecek kişi olan vasinin belirlenmesi için vesayet davası açılır. Dava, Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülür ve sonrasında denetleme süreci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde gerçekleştirilir. Bununla beraber, dava ile ilgili gerekli bilgilerin yer aldığı dilekçenin, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi ile dava açılmış olur. Ayrıca vasi davasında herhangi bir karşı taraf yer almaz. Vesayet davasında amaç, kısıtlı kişinin haklarının korunması ve teminidir. Bu sebeple bir alacak durumu söz konusu olmaz. Dava süreci ile ilgili temel konular da aşağıdaki gibidir:
- Dava, içeriğe ve vasilik durumuna göre 120 ila 331 gün arasında sonuçlanması gerekir. Bu süre içerisinde dava ile ilgili tüm aşamaların kontrol altına alınmış olması zorunludur.
- Vasilik davası sonuçlandıktan sonra vasi tayin edilen kişi, vasilik belgesi almaya hak kazanır. Böylece 2 yıl ve gerekirse 2 yıl daha kısıtlı kişinin vasiliğini yürütebilir.
- Vesayet davası tamamlandıktan sonra, vasi tayin edilen kişi, taşınmaz malların satışını yapabilir. Ancak burada kısıtlı kişinin menfaatleri söz konusu olmalıdır. Ayrıca izin, vesayet makamının görüşüne bağlıdır.
Yukarıdaki durumlar, vesayet davası öncesi, sırası ve sonrası ile ilgili durumlar olarak bilinmektedir. Dava sürecinin kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Yoksa kısıtlı kişinin menfaatlerinin korunması adına riskli kararlar alınabilir. Bu içerikte “Vesayet Davası Nedir? Nasıl Sonuçlanır?” konusundan detaylı bir şekilde bahsedilmiştir. Avukat Danışmanlık işlemleri için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
VESAYET KARARI NE DEMEK?
Vesayet altına alınmayı isteyen kişinin başvurusu üzerine veya bununla beraber vesayet altına alınması gereken bir durumun varlığı halinde Sulh Hukuk Mahkemesi’nde vesayet davası görülecektir. Mahkeme daha sonra şartların gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bir değerlendirme yapacaktır. Bu değerlendirmede kişi eğer savurganlığı, kötü yönetim sergilemesi, kötü yaşam sürmesi, alkol uyuşturucu bağımlılığı sebepleriyle veya kendi isteği ile kısıtlanacaksa mahkeme tarafından dinlenecektir. Eğer akıl hastalığı veyahut akıl zayıflığı sebebiyle kişi kısıtlanacaksa bu halde de resmi sağlık kuruluşundan rapor alınması gerekecektir. Bu rapordan veya kişi dinlendikten sonra Sulh Hukuk Mahkemesi kişiye vasi atanmasını gerekli görürse bir vesayet kararı verecektir. Bu kararla beraber kişiye bir vasi tayin edilecektir.
VASİNİN GÖREV VE YETKİLERİ
Vasinin görev ve yetkilerine ilişkin düzenleme Türk Medeni Kanununda yer almaktadır. Vasinin asli görevi Türk Medeni Kanunu madde 403te düzenlendiği üzere vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığına ilişkin bütün menfaatleri korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmektir. Bu gayenin getirisi olarak da vasinin yükümlü olduğu birçok görevi bulunmaktadır. Bunları sizin için sayacağız.
Vasi, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından atanmasına ilişkin kararın verilmesi ile geç kalmaksızın korunması amaçlanan kişiye ait malvarlıklarına ilişkin bir defter tutmalıdır. Bu defter atanan vasi ve bu atamayı yapan mahkemece görevlendirilecek bir kimse tarafından birlikte tutulur.
Vasi, vesayet davası sonucu vesayet ilişkisi içerisinde olduğu küçük veya kısıtlıyı hukuki işlemlerinde temsil etmekle mükelleftir. Bu temsil yetkisi sınırsız olmayıp kanun ve mahkemeden alınacak izinlerle sınırlanabilecektir.
Vesayet altına alınmış kişi velayet altında olmayan bir küçük ise vasi, küçüğün bakımını, eğitimini sağlamak zorundadır. Küçüğün bu ihtiyaçları ihmal edilmeksizin karşılanacak, ileriye yönelik her türlü tedbir ve önlem küçük için alınacaktır.
Vasi, vesayet sağladığı kişinin menfaatini sağlamak amacıyla, bu kişinin gelirinden ayıracağı kısıtlı kimsenin kendisi ya da malvarlığının yönetiminden arta kalan parayı Sulh Hukuk Mahkemesince belirlenen milli bir bankaya faiz getirmesi amacıyla yatırır. Ya da arta kalan bu para Hazine tarafından çıkarılan menkul kıymetlere çevrilecektir. Bu görevi yerine getirmekle mecbur olan vasi görevini ifa etmekte bir aydan daha fazla gecikmişse geçen zamanda kazanılacak faizi kendisi karşılamakla yükümlüdür.
Vasi, vesayet ilişkisi içerisinde olduğu kişiye bir zarar vermiş ise bu zarardan hukuken sorumlu olacaktır.
Vasinin görevlerinin temel olarak belirtilmesi gerekirse şu şekilde sıralanabilir:
- defter tutma,
- değerli şeylerin saklanması,
- gerektiğinde taşınırların satılması,
- doğru ve menfaate yönelik para yatırımı,
- vesayet makamının gerekli talimatları doğrultusunda hareket etme,
- özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmeme, vasilik görevini gerçekleştirirken etkili bir temsilde bulunma,
- kısıtlı adına yasaklı işlemlerden kaçınma,
Şeklinde görevler belirtilse de, vasinin yükümlülükleri bunlar ile sınırlı değildir. Her vasilik durumu kendi şartları ve vesayet alınan kişinin kısıtlılık sebebi çerçevesinde değerlendirilmelidir.
VESAYET MAKAMININ İZNİ İLE YAPILABİLECEK İŞLER
Vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesidir. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından atanan vasi, vesayet altındaki kişiyi hukuki işlemlerinde temsil edecek, kişisel ve malvarlığına ilişkin menfaatlerini koruyacaktır. Bu temsil ile yetkilendirilen vasi, vesayet altındaki kişiye ilişkin hukuki işlemleri yaparken sınırsız inisiyatife sahip midir? Elbetteki hayır. Kanun vasiyi sınırlamış, vesayet altındaki kişiyi her halükarda korumayı amaçlamıştır.
Türk Medeni Kanunu madde 462’de açıkça vasinin hangi durumlarda, hangi işlemleri yaparken vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesinden izin alması gerektiğini saymıştır.
Vesayet makamından
Madde 462- Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir:
- Taşınmazların alımı, satımı, rehin edilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
- Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehin edilmesi,
- Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
- Ödünç verme ve alma,
- Kambiyo taahhüdü altına girme,
- Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,
- Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,
- Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,
- Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,
- Borç ödemeden aciz beyanı,
- Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
- Çıraklık sözleşmesi yapılması,
- Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
- Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi
Yukarıda göstermiş olduğumuz ilgili maddeyi daha basitçe anlatmamız gerekecek olursa;
- Taşınmazlara ilişkin alım, satım işlemleri,
- Taşınmaz üzerinde rehin işlemi kurulması
- Taşınmaza ilişkin uzun süreli kira sözleşmesi yapılması
- Taşınmaz üzerinde ayni bir hak kurulması
- Miras sözleşmeleri ya da mal rejimine ilişkin sözleşmeler
- Taşınır ya da diğer hak ve değerlerin işletme ve yönetim işlerine ilişkin olağanüstü sayılacak işlemler niteliğindeki alım, satım, devir ve rehin işlemleri
- Yapı işlerine ilişkin olağan dışı olarak sayılacak işlemler
- Herhangi bir ödünç alma ya da ödünç verme işlemi
- Acele hallerde geçici önlemlerin alınması isnisnai olmak koşuluyla dava açma, sulh olma, tahkim ya da konkardato işlemleri
- Kambiyo taahhüdü altına girme
- Borç ödemeden aciz beyanı yapılması
- Vesayet altına alınan kişinin bakımının sağlanması
- Vesayet altındaki kişinin eğitim kurumuna yerleştirilmesi
- Vesayet altındaki kişinin bir sağlık kurumuna yerleştirilmesi
- Vesayet altına alınmış kimsenin bir sanat ya da meslek icra etmesi
- Vesayet altındaki kişinin çıraklık yapması
- Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinde yapılacak değişiklikler
AYRICA DENETİM MAKAMININ İZNİ GEREKEN DURUMLAR
Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamı olan Asliye Hukuk Mahkemesinin da izni gereklidir:
- Vesayet altındaki kişinin evlât edinmesi veya evlât edinilmesi,
- Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,
- Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,
- Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
- Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,
- Küçüğün ergin kılınması,
- Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması .
ATANAN VASİYE İTİRAZ VE VASİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
Vasi atamasına ilişkin ilgililer, vasinin öğrenildiği günden itibaren 10 gün içinde itirazda bulunabilir. İtiraz, kararı veren vesayet makamına yapılır. Bunun dışında, vesayet kamu yararını ilgilendirildiğinden, vasi atamasına ilişkin açılacak davanın geri çekilmesi veya davadan feragat edilmesi söz konusu değildir.
Vasinin görevden alınması veya değiştirilmesi mümkündür. Vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır ya da güveni sarsıcı davranışlarda bulunur veya borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden alınır. Ayrıca vasinin görevini yapmakta yetersizliği nedeniyle vesayet altındaki kişinin menfaatleri tehlikeye düşerse, vesayet makamı vasiyi görevden alabilir.
Bu haller dışında, ayırt etme gücüne sahip olan kısıtlı ve her ilgili, vasinin görevden alınmasını talep edebilir. Vesayet makamı vasiyi dinler ve gerekli araştırmayı yapar. Bu durumlarda mahkeme vasiyi görevden alır ve yerine yeni bir vasi atar.
VASİLİĞİN KALDIRILMASI
Vesayet ilişkisini oluşturacak en önemli hallerden biri velayet altında olmayan küçüğün durumudur. Bu hallerde, küçüğün velayetinin alınması veya ergin olmasıyla vasilik sona erer.
Vesayet oluşturan bir diğer hal, hürriyeti kısıtlayıcı sebeptir. Bu hallerde kişinin hapis halinin sona ermesiyle vesayet sona erer.
Ölüm ve gaiplik halinde de vesayet sona erecektir.
Bu hallerin dışında, vesayeti gerektiren halin ortadan kalkması halinde mahkeme re’sen veya ilgililerin talebi üzerine vasiliği kaldırır. Madde bağımlığı, kötü yaşam tarzı gibi hallerin ortadan kalktığı durumlarda kişinin vesayetin kaldırılmasını isteyebilmesi için en az bir yıldan beri bu sebeplerle bir şikayete sebep olmamış olması gerekmektedir.
Vesayet, akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle tesis edildiyse bu sebeplerin ortadan kalktığı resmi sağlık kuruluşu raporuyla tespit ettirilerek vesayet kaldırılır.
Kişi kendi isteği ile vasi atanmasına sebebiyet verdiyse, vasiliğin kaldırılması yine bu vesayet sebebinin ortadan kalkmış olmasına bağlıdır.
VASİ TAYİNİ DAVASI NE KADAR SÜRER?
Vesayet davası ve vasi tayini (atanması) nedir; kısıt altında bulunan ergin kişilerin ya da vesayet altında bulunmayan küçüklerin, kişisel haklarını ve menfaatlerini korumak için vesayet kurumu vardır.
Bunun yanında mahkeme kararı alınmadan küçük ve kısıtlılara için vasi atanması imkânsızdır. Vasilik davaları çoğunlukla 120 gün ila 330 gün arasında değişen sürelerde görülür.