Boşanma Hukuku

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası, Medeni Kanundaki tanımıyla “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” nedeniyle başvurulan bir davadır. Uygulamada bu dava çekişmeli boşanma davası olarak da bilinir. Eşlerden birisi, dilekçesinde evliliğin devamının çekilmez hale geldiğini öne sürerek davasını açabilir. Bu dava evlilik birliğinin eşlerin birisi tarafından sona erdirilmek istenmesi halinde açılmaktadır. Eşler, boşanmanın ferileri (velayet, nafaka, tazminat vb. konularda) ya da mal paylaşımında anlaşamamışsa çekişmeli olarak ya da şartları varsa anlaşmalı olarak da boşanabilir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasında bireyler, davasını kanunda sayılan nedenlerden birisine dayandırmalıdır. Boşanma nedenleri, özel ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Özel boşanma nedenleri dışında kalan sebepler şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasına konu olmaktadır. Çekişmeli boşanma davası dışında eşlerin anlaşmalı olarak boşanmaları da mümkündür. Bu konuda anlaşmalı boşanma protokolünün önemi isimli makalemiz incelenebilir.

Genel Olarak Boşanma Sebepleri

Boşanmada özel ve genel boşanma nedenleri bulunmaktadır. Özel boşanma nedenleri zinaya dayalı, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığına dayalı nedenlerdir.  Genel boşanma nedenleri ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması yani şiddetli geçimsizliktir. Diğer taraftan eşler 1 yıllık evli kalmışsa şiddetli geçimsizlik nedeniyle anlaşmalı boşanma davası da açabilirler. Dolayısıyla şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası anlaşmalı boşanma ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma şeklinde iki türlüdür.

Genel boşanma nedeninde karşı tarafın kusuru önemliyken, özel boşanma nedeninde boşanma sebebinin ispat edilmesi gereklidir. Dolayısıyla özel ve genel boşanma nedenleri bu noktada birbirinden ayrılmaktadır. Hangi davranışın boşanmaya neden olacağının belirlenmesinde evlilik birliğini temelinden sarsıp sarsmadığına bakılmalıdır.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları

Eşlerin şiddetli geçimsizlik/evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasını çekişmeli ya da anlaşmalı açabilmeleri mümkündür. Çekişmeli açılan boşanma davası diğer tarafın kabul etmesiyle anlaşmalı boşanma davasına dönüşecektir.

Medeni Kanunda şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmanın koşulları sayılmıştır. Buna göre eşlerin ortak hayatı sürdürmelerinin kendilerinden beklenmeyecek şekilde temelinden sarsıldığı durumlarda, eşlerin herhangi birisi bu davayı açabilir. Bu davayı açan tarafın, diğeri karşısında daha ağır kusurlu olması halinde, davalı taraf, boşanma davasına itiraz edebilir. Dolayısıyla davayı açan eş, boşanma konusu olaylarda diğer eşten daha fazla kusurlu ise, davanın reddine karar verilmelidir. Ancak, davalının itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindeyse, evliliğin devam ettirilmesinde davalı ve çocuklar açısından korunmaya değer bir menfaat yoksa ya da evliliğin devamının ahlaki ve toplumsal açıdan faydası bulunmuyorsa, artık eşlerin boşanmalarına hükmedilecektir. Ayrıca hâkim, ortak hayatın eşlerden her ikisi ya da birisi açısından çekilmez olup olmadığını değerlendirerek kararını vermelidir.

Buna göre şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasının şartları şu şekilde sıralanabilir;

  1. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması,
  2. Eşlerin ortak hayatın sürdürmesinin kendilerinden beklenmeyecek dereceye gelmiş olması,
  3. Eşlerin birisi tarafından bu davanın açılmış olması (diğer taraf davayı kabul ederse, dava anlaşmalı boşanma davasına dönüşür)
  4. Davacı eşin, diğeri karşısında kusursuz olması ya da daha az kusurlu olması gerekmektedir.

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

Hangi durumların şiddetli geçimsizlik/evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabul edebileceği konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu konuda hakime takdir yetkisi verilmiştir. Bu nedenle hâkim takdir yetkisini kullanacak ve Yargıtay kararlarını da dikkate alarak tarafların boşanmalarına karar verebilecektir.

Şiddetli geçimsizlik olarak da adlandırılan evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını söyleyebilmek için eşlerin arasında şiddetli ve ciddi bir geçimsizlik bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla şiddetli geçimsizliğim bulunduğunun anlaşılabilmesi için eşler arasında oldukça önemli bir geçimsizlik halinin mevcut olması gerekmektedir.  Eşlerin cinsel sorunları, başkalarının önünde küçük düşürülmesi, düzenli bir işinin olmasına karşın eş ve çocukların bakımının yerine getirilmemesi, alkole aşırı düşkünlük halleri “şiddetli geçimsizlik” olarak gösterilebilir.

Evlilik birliğinin geçimsizlik nedeniyle sarsılması boşanma nedeni olarak yeterli değildir. Ayrıca, şiddetli ve ciddi boyutlara varan geçimsizliğin, eşlerin ortak yaşamını çekilmez duruma getirmiş olması da gerekmektedir. Dolayısıyla eşler arasındaki her türlü kavga ya da uyuşmazlık şiddetli geçimsizliğin mevcut olduğunu göstermemektedir. Evliliğin doğasından dolayı eşler bazı anlaşmazlıkların içerisine girebilir ve bunlar boşanma davasının kabulünde yeterli sebepler olmaz. Eşler arasındaki şiddetli ve ciddi boyutlara varan durum, onların ilişkisini evlilikten beklenmeyecek derecede bozmuşsa şiddetli geçimsizlik olduğu söylenebilir.

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle dava açan eşin, karşı tarafa göre kusurunun daha az olması gerekmektedir. Karşı tarafın daha az kusuru varsa davaya itiraz edebilecek ve eşler hakkında boşanma kararı verilemeyecektir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma
Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma

Ortak Hayatın Çekilmez Hale Gelmesi

Ortak hayatın yeniden kurulamadığının tespiti konusunda hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Hakim ortak yaşamın eşler açısından çekilmez hale geldiğine kanaat etmelidir. Ayrıca, boşanma nedenlerinden birisine dayalı olarak daha evvel bir boşanma davası açılmışsa ve bu davanın reddine karar verilip de 3 yıldır ortak hayat kurulamamışsa, ortak yaşamın çekilmez hale gelmesi nedeniyle tarafların boşanmalarına hükmedilecektir. Reddedilen davanın hangi eş tarafından açıldığının bir önemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, yalnızca açılan boşanma davasının reddedilmiş olması yeterlidir. Ancak, ret kararı kesinleştikten sonra 3 yıl geçmeli ve eşlerin ortak hayatı yeniden kuramamaları gerekmektedir. Ayrıca, bu yeni davayı açan tarafın önceki davada daha kusurlu olmasının da bir önemi bulunmamaktadır.

Şiddetli Geçimsizliğe Neden Olan Hareketler

Yargıtay yerleşik içtihatlarında bazı sebeplere dayalı olarak eşlerin şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarının mümkün olacağını belirtmektedir. Bu nedenler yalnızca örnek olarak gösterilmiş olup Yüksek Mahkeme somut olayın özelliklerine göre hangi durumlarda eşlerin evliliğini temelinden sarstığını belirlemek için başka nedenleri de bu kategoriye sokabilir. Dolayısıyla şiddetli geçimsizliği gösteren başka nedenler de bulunabilir. Buna göre;

  1. Taraflardan birisinin aşırı borç altına girmesi (ekonomik şiddet),
  2. Eşin fiziksel şiddet uygulaması,
  3. Eşin altını ıslatması,
  4. Eşin başkalarının önünde küçük düşürülmesi,
  5. Eşe hakaret edilmesi,
  6. Düzenli bir işinin olmasına karşın eş ve çocukların bakımının yerine getirilmemesi
  7. Eşin tedavisinin yaptırılmaması,
  8. Evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukların ifa edilmemesi,
  9. Kumara düşkünlük,
  10. Sosyal medya düşkünlüğü,
  11. Eşin banyo yapmaması,
  12. Cinsel birlikteliğin sağlanamaması (cinsel şiddet),
  13. Eşin ters ilişkiye zorlanması,
  14. Sıklıkla önceki ilişkilerden söz edilmesi (psikolojik şiddet),
  15. Alkole aşırı düşkünlük,
  16. Aşırı kıskanma,
  17. Tutumluluğun ötesinde cimrilik yapmak,
  18. Mahrem konuların başkalarına açıklanması,
  19. Eşin ailesiyle görüşmesinin kısıtlanması (duygusal şiddet),
  20. Üvey çocuğa ilgi gösterilmemesi.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davası Nerede Açılır?

Bu dava, eşlerin en son 6 aydır birlikte ikamet ettikleri yerdeki Aile Mahkemesinde açılabilir. Mahkeme sonucunda boşanma davasının reddine, eşlerin ayrılmasına ya da davanın kabulüne dair karar verilebilmektedir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedneiyle boşanma davasına konu boşanma nedeninin ispatlanamaması yahut davayı kusurlu eşin açmış olması halinde dava reddedilecektir. Dava reddedilirse, 3 yıl boyunca aynı hukuksal nedene dayalı olarak yeniden boşama davası açılamayacaktır.

Eşlerin birisi boşanma davasında ayrılık kararının verilmesini isteyebilir. Bu durumda mahkemenin boşanma kararı yerine eşlerin ayrılmasına karar vermesi gerekmektedir. Fakat, talep olmasa da ortak hayatın yeniden kurulması ihtimali mevcutsa yine ayrılık kararı verilebilecektir. Dolayısıyla bu durumda hâkim takdir yetkisini kullanarak ya eşlerin boşanmasına karar verecek ya da ortak hayatın yeniden kurulabileceğini öngörerek ayrılık kararı verebilecektir.

Şiddetli geçimsiziik nedenyle boşanma davasına dayanak yapılan nedenin ispatlanması halinde ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı yoksa hâkim boşanma kararı verecektir. Dava sonucunda boşanma kararı verilir ve kesinleşirse evlilik birliği kesin olarak sona ermiş olmaktadır.

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığının Kabul Edildiği Durumlar

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. fıkrasında evlilik birliğinde bir yılını dolduran eşlerin, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak, anlaşmalı olarak boşanabilecekleri belirtilmiştir. Eşler, evlilik tarihi itibariyle takip eden bir yıllık sürede evlilik birliğini sürdürmüşlerse anlaşmalı boşanma davası açabilir. Bu süre boyunca tarafların yalnızca evli olmaları yeterli olup, fiili olarak da bir arada yaşamaları zorunlu görülmemektedir. Bu davanın açılması halinde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmektedir.

Medeni Kanunun 166/4. fıkrasında, herhangi bir boşanma nedeni öne sürülerek dava açılmış ve boşanmanın reddine karar verilmişse, karar kesinleştikten sonra 3 yıl içerisinde ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılacaktır. Bu durumda eşlerin birisinin dava açması ile şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma kararı verilmelidir. Dolayısıyla hakim bu durumda takdir yetkisine sahip olmayıp tarafların boşanmaları yönünde karar vermek zorundadır.

Şiddetli Geçimsizlik Sebebiyle Boşanma Davasında Kusur

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan dava, dava açan eşin diğeri karşısında daha az kusurlu olması halinde açılabilir. Davacı, boşanmaya neden olan hususları ve diğer eşin kusurlu olduğunu da ispat etmelidir.  Davacı kusursuz ya da diğeri karşısında daha az kusurlu ise hâkim davayı kabul edecektir. Davanın eşlerden birisi tarafından açılması halinde, diğer eş davaya itiraz etmezse, boşanma kararı verilebilecektir. Çekişmeli boşanma davasında, eşlerin eşit kusurlu olması durumunda da boşanma kararı verilebilir.

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasını açan eş, diğer eş karşısında daha fazla kusurlu ya da diğer eşin hiç kusuru yoksa, davanın reddine karar verilir. Ayrıca davayı açan eşin tamamen kusurlu olması durumunda da boşanmanın reddine karar verilir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Açılan Boşanma Davasında İtiraz Hakkı

Eşlerden birisinin şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açması halinde, davalı tarafın kusuru daha ağır olmalıdır. Ancak, davayı açan tarafın daha fazla kusuru varsa ya da davalı kusursuz ise, davalı bu davaya itiraz edebilir. Fakat, itiraz hakkı dürüstlük kuralları ya da hakkın kötüye kullanılması yasağını ihlal etmemelidir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan davada davalı tarafından yapılan itirazın değerlendirilmesinde bazı ölçütler kullanılmaktadır. Buna göre;

  1. Davalı ve çocuklar açısından evliliğin sürdürülmesinde korunmaya değer bir menfaat olup olmadığı,
  2. Evliliğin devamının ahlaki ve toplumsal açıdan faydasının bulunup bulunmadığı,
  3. Ortak hayatın eşlerden her ikisi ya da birisi açısından çekilmez olup olmadığına bakılmalıdır.

Bu koşullar sağlanmışsa, artık eşlerin boşanmalarına karar verilir. Hâkim şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmasına karar vermek zorunda değildir. Ancak, yukarıdaki durumların niteliklerine bakarak kararını vermelidir.

Hakimin boşanmanın reddine karar verebileceği durumlar;

  1. Boşanma nedenlerinin ortak hayatı çekilmez hale getirmediği,
  2. Davalının daha az kusurlu ya da kusursuz olması
  3. davalının itirazının hakkın kötüye kullanımı şeklinde yapılmış olması halinde, hâkim boşanma davasının reddine karar verecektir.

Şiddetli Geçimsizliğin İspatı

Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia eden taraf bunu hukuka uygun her türlü delille ispat edebilir. Buna göre tanık, fotoğraf, video, telefon mesajı (HTS kayıtları), arama kaydı, kredi kartı ekstresi, banka kayıtları gibi delillerle ispat yapılabilir.

Özel hayatın gizliliği Anayasada sayılan temel haklar arasındadır. Bu hakka yönelik sadece Anayasayla belirtilen hallerde kısıtlama yapılabilir. Dolayısıyla kişilerin evli olmaları onlara birbirlerinin gizli alanlarına müdahale edebilme hakkı vermemektedir. Aksi durumda eşler de kendi aralarında izinsiz ses ve görüntü kaydı aldıklarında ya da hukuka aykırı deliller elde ettiklerinde TCK’da öngörülen suçları işlemiş olabilecektir. Fakat, somut olaya bakılarak bir değerlendirme yapılmalı ve elde edilen delillerin suç sayılamayacağı bir halin bulunabileceği de unutulmamalıdır. Örneğin eşler arasında boşanma davası varsa ve eşlerden birisi ailesiyle görüşme hakkına sınırlama getiriyorsa, bunun ispat edilebilmesi için ses ya da görüntü kaydı alınmasında hukuka aykırılık olmayacaktır.

Ses ya da görüntülü konuşma yaparken eşin suç teşkil eden konuşmalarının aniden gelişen bir şekilde kaydedilmesi durumunda, bu kayıtlar suç sayılmayacak ve boşanma davasında delil olarak kullanılabilecektir. Örneğin kendisine hakaret edildiğinde bunun aniden gelişen bir durum olması önemlidir. Ancak önceden düşünerek ve sistemli olarak kayıtlar yapılması, eşini suça yönlendirme amacı da taşıyacağından bunlar delil olarak kabul edilmeyecektir.

Yargıtay bir kararında, bireylerin boşanma gibi özel hukuk yargılamalarında kendisi yahut bir yakınının iddiasını ispat etmek için yalnızca bir kez olmak üzere ses ve görüntü kaydının alınmasını delil olarak kabul etmiştir. Burada dikkat edilmesi gerekli husus ortada haksız bir saldırı ya da başka şekilde ispat imkanı bulunmayan bir durum olmasının gerektiğidir. Ancak diğer tarafı yönlendirmeden ya da delil elde etme amacı bulunmadan izinsiz ses ve görüntü kayıtlarının alınması hukuka uygun kabul edilebilecektir. Dolayısıyla kayıt yaparken, eşine özel sorular sorularak, onları yönlendirici ses ya da görüntü alınması hukuka uygun olmayacak ve bunların delil değeri olmayacaktır.

Örneğin kendisini aldatan kocasını sevgilisiyle olduğu sırada özel görüntülerini alıp mahkemeye sunan kişi hukuka uygun hareket etmiş olacaktır. Aynı şekilde aile içi geçimsizliğin başka türlü ispatlanabilmesi mümkün olmazsa, yapılan kayıtlar hukuka uygun kabul edilecektir. Yüksek Mahkeme bir başka kararına göre, izinsiz ses ve görüntü kaydı yapan kişiye yahut yakınlarına yönelik tesadüfen ya da ani gelişen bir olay neticesinde kayıt yapılmışsa da suç oluşmamaktadır. Dolayısıyla önceden üzerinde düşünerek ve planlı olarak kaydedilen izinsiz ses ve görüntüler suç kabul edilecektir.

Tarafların, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasına başvurmak için avukatla çalışması gerekli mi?

Evlilik birliğinin temelden sarsılması (şiddetli geçimsizlik) ya da özel bir boşanma nedeninin bulunması halinde eşler çekişmeli boşanma davası açabilirken boşanma protokolü hazırlayarak anlaşmalı boşanma yolunu tercih edebilmeleri de mümkündür. Evlilik birliğini sona erdirme düşüncesinde olan eşlerin boşanma sürecinin hukuksal zeminde ele alınması, hak kayıplarının önüne geçilmesi ve sürecin daha etkili takibi açısından hukuk büromuzda tecrübeli aile hukuku avukatları çalışmalarına devam etmektedir. Bu konuya ilişkin olarak hukuki yardım ihtiyacınızın olması halinde hukuk büromuzla doğrudan irtibata geçilmesi yeterli olacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu